
Kürt yarınını hatırlıyor, ziyaret ettiğimde onu
Bundandır ki süpürüyor toz süpürgesiyle: Uzak dur benden!
Çünkü dağlar dağlardır.
Kürt yarınını hatırlıyor, ziyaret ettiğimde onu
Bundandır ki süpürüyor toz süpürgesiyle: Uzak dur benden!
Çünkü dağlar dağlardır.
Çeviri baştan savma, gerekli donanım olmaksızın yapılamaz. Çünkü bu “insanî” olmaz. Dile gereken hassasiyeti göstermek insanoğluna bir borçtur. Bu yazıda Mahmud Derviş’ten iki ayrı çevirmen tarafından yapılan çevirileri değerlendirmek istiyorum.
Bu yazımda Mahmud Derviş’in “Sinûnû et-Tetâr” (Tatarların Kırlangıcı) adlı şiirinden bazı bölümleri Mehmet Hakkı Suçin ve Metin Fındıkçı çevirilerinden yola çıkarak karşılaştırmayı deneyeceğim.
Bu şiirin bitmesini istemiyorum
bu güz gününün bitmesini istemiyorum
sonsuzluğun doğruluğundan emin olmadan.
Kendi kendime konuşuyorum ve evcilleştiriyorum hatırayı
Diyorum ki: Sen ben misin?
Üçüncümüz kanat çırpıyor ikimizin arasında: “Beni asla unutmayın”
Ey ölümümüz! Kendi tarzımızda al bizi
ola ki öğreniriz ışıldamayı…
Üzerimde ne güneş var ne de ay
Bir sincan dikeni dallarına astım gölgemi
Bu yüzden hafifletti beni mekân
Ve uçurdu dagınlık ruhumu.
Bir kısrak dans ediyor iki tel üzerinde – Böylece
kulak veriyor parmakları kanına. Köyler dağılıyor
dağ laleleri gibi ritimde. Ne gece var orada
ne de gündüz. Göksel bir neşe dokundu bize.
Yönler akın etti heyulaya
Halleluya
Halleluya
Her şey yeniden başlayacak