Arapçadan Çeviren: Mehmet Hakkı Suçin
Bir kısrak dans ediyor iki tel üzerinde – Böylece
kulak veriyor parmakları kanına. Köyler dağılıyor
dağ laleleri gibi ritimde. Ne gece var orada
ne de gündüz. Göksel bir neşe dokundu bize.
Yönler akın etti heyulaya
Halleluya
Halleluya
Her şey yeniden başlayacak
***
Eski udun sahibidir o, meşe ormanındaki
komşumuz. Vaktini taşır saklanıp
şarkı söyleyen bir delinin kisvesine.
Savaş bitmişti. Köyümüzün külü kaybolmuştu
Ankanın henüz doğmadığı
kara bir bulutla, beklediğimiz gibi.
Kurumamıştı gecenin kanları
ölülerimizin gömleklerinde. Bitkiler bitmemişti
-beklediği gibi unutkanlığın- askerlerin miğferlerinde
Halleluya
Halleluya
Her şey yeniden başlayacak
***
Çölün geriye kalanı gibi, şiiri patlatmaya yetecek mesafeye
çekildi boşluk. İsmail aramıza inerdi geceleri
Şarkı söylerdi: Ey yabancı, benim yabancı,
Sen de bendensin hey yabancı!
Kelimelerde gezinir çöl. Ve kelimeler ıskalar şeylerin
gücünü: Geri getir ey ud kaybedileni ve kurban et beni ona
uzaktan uzağa
Halleluya
Halleluya
Her şey yeniden başlayacak
***
Bizimle birlikte deviniyor anlam… Uçuyoruz bir yamaçtan
mermer bir yamaca. İki mavi uçurum arasında koşuyoruz.
Ne düşlerimiz uyanıyor ne de bu mekânın bekçileri
terk ediyor İsmail’in fezasını. Ne yer ne gök var
orada. Toplu bir neşe dokundu bize iki telden yapılı
Araf’ın önünde. İsmail… Şarkı söyle bize
Öyle ki her şey mümkün olsun varlığın yanı başında
Halleluya
Halleluya
Her şey yeniden başlayacak
***
Sümer düğünü yükseliyor İsmail’in udundan
kılıcın son noktasına. Ne yokluk ne varlık var
orada. Bir yaratma şehveti dokundu bize:
Bir telden akıyor su. İki telden tutuşuyor
alev. Ve bunların üçünden parıldıyor
kadın/varoluş/tecelli. Sen şarkı söyle İsmail anlama
Bir kuş uçuyor Atina üzerinde günbatımında
iki tarih arasında…
Şarkı söyle bir bayram günündeki cenazeye!
Halleluya
Halleluya
Her şey yeniden başlayacak
***
Şiirin altında: Yabancı atlar geçiyor. Kağnılar
geçiyor tutsakların sırtlarından. Nisyan ve Hiksoslar
geçiyor onun altından. Zamanın efendileri geçiyor
Filozoflar, Kayser’ın kapılarının eşiğine atılmış bir yarına
hüzünlü İmruul-Kays. Hepsi geçiyor şiirin altında.
Çağdaş mazi geçiyor, Timurlenk gibi altından.
Oradaki peygamberler de geçiyor
İsmail’in şarkısını dinliyorlar: Ey yabancı,
benim yabancı, sen de benim gibisin
bu eve yabancı
Geri getir ey ud kaybedileni
Ve kurban et beni kendine
Damardan damara
Halleluya
Halleluya
Her şey yeniden başlayacak
Kaynak: Hece Dergisi, Aralık 2015, Sayı: 228
Not: Dergide Arapça metinle birlikte yayınlanmıştır: İsmail’in Udu.
İsmail’in Udu’nu Mahmud Derviş’in kendi sesinden dinleyin.
Categories: Şiir