Author Archives

Çeviri ve ötesi

Prof. Dr. Mehmet Hakkı Suçin

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Arap Dili ve Edebiyatı’ndan mezun oldu. Yüksek lisans tezinde Mısırlı yazar Yahya Hakkı’nın öykücülüğünü ele aldı. Doktora tezinde Arapça-Türkçe çeviride eşdeğerlik sorunlarını ve stratejilerini inceledi. University of Manchester, The Centre for Translation and Intercultural Studies’de misafir akademisyen olarak çalıştı (2006).

Ulusal ve uluslararası düzeyde yabancılar için Arapça öğretim programları hazırladı. 2014 yılında Arabic Booker olarak bilinen Uluslararası Arap Romanı Ödülü’ne jüri üyesi seçildi. 2012 yılından bu yana Arapça-Türkçe dil çiftleri arasında edebî çeviri atölyeleri yürüttü.

Arap edebiyatından çok sayıda kısa öykü ve şiirin çevirmenidir. Akademik çalışmaları çeviribilim, Arap dili ve edebiyatı ve yabancı dil öğretimine odaklanmaktadır.

Halen Gazi Üniversitesinde öğretim üyesi olarak akademik faaliyetlerini sürdürmektedir.

Yılın Çeviri Kitabı Ödülü “Küçük Bir Ayrıntı” Çevirisi ile Mehmet Hakkı Suçin’in

“Prof. Dr. Mehmet Hakkı Suçin’in dilimize Adania Shibli’den çevirdiği Küçük Bir Ayrıntı kitabına “insan haklan ve barış arzusu ekseninde Filistin’de yaşanan zulmü yine bu coğrafyada yaşanan kadın katliamlarıyla birlikte anlatan, ikili anlatıcı bakış açısıyla cesur bir söylem geliştirdiği; çevirmen Prof. Dr. Mehmet Hakkı Suçin’e de Arapçadan yaptığı çevirilerle edebiyat alanına katkıları ve akademiyle yayın dünyasını buluşturduğu için” Yılın Çeviri Kitabı ödülünün verilmesini oybirliğiyle kararlaştırdı.” Haberin ayrıntıları yazıda.

Sömürge, bellek ve savaş (1): Filistin ve İsrail arasında Küçük Bir Ayrıntı

“Adania Shibli’nin Küçük Bir Ayrıntı romanının tarihsel bir olayın fragmanı ya da tarihin tortusu olarak karşımıza çıkması kaçınılmazdır. Tarihin, gerisinde bıraktığı fragman ve tortu, edebi eserin inşaasındaki belleğin önemini hatırlatır. Bu işlevin, ölçüt ve biçim kaygılarıyla harmanlanıp artı ve eksi iki uçta birleştirilmesi, hem diktanın hem de mağdurun silinmez paylarını gösterir.” MUSTAFA ORMAN’ın yazısı.

Dolgusuz Edebiyat

“Shibli’nin yüz sayfayı bulmayan Küçük Bir Ayrıntı romanını bir yıl arayla iki kez, önce İngilizce çevirisinden, sonra Türkçe çevirisinden okudum. İkinci okuyuşumda romanın anlattığı olay(lar)dan ziyade, Shibli’nin bu olay(lar)ı anlatırken ifrattan kaçınması, hatta yer yer tefridin eşiğinde durabilmesi üzerine düşündüm. Elisabeth Jaquette’in çevirisi gibi Mehmet Hakkı Suçin’in çevirisi de[2] okumayı zorlaştırmayan akıcı bir metin. Fakat Shibli’nin dili nasıl süzdüğünü daha iyi anlayabilmek, kelime tercihlerini takip edebilmek için bu metni Arapça aslından okuyabilmeyi isterdim.” YASEMİN ÇONGAR’ın kaleminden.

Kekemenin dili ve musallat olan haritalar: Adania Shibli’den Küçük Bir Ayrıntı

“Hacmen birbiriyle eşit iki ayrı anlatıdan oluşan, Mehmet Hakkı Suçin’in muazzam çevirisiyle okuduğumuz Küçük Bir Ayrıntı’nın ilk bölümünde, 9 Ağustos 1949 günü Nakab Çölü’nde konuşlanmış bir askerî kampta dört gün içinde yaşananlar, üçüncü tekil şahıs kullanılarak, müfrezenin başındaki subay açısından anlatılır. Metin daha ilk paragraftan asıl meselesini açık eder: “Bu tepelerde fark edilebilen tek ayrıntı, eğim ve sapaklarda amaçsızca kıvrılan, kuru aptesbozan otlarıyla, tepeleri benek benek kaplayan taşların ince gölgelerinin nüfuz ettiği gevşek sınırlarıydı.” (s. 9). ALARA ÇAKMAKÇI’nın yazısı.

Hepimiz oradaydık!

Adania Shibli’nin romanı ‘Küçük Bir Ayrıntı’ için inci gibi, mücevher gibi demek isterdim klişe pahasına da olsa, fakat okuduğunuzda sizi de hemen içine alacağı gibi, bir dehşet durumunu gündeliğin bir parçası olarak metne yerleştiren yapısıyla, ancak ve sadece ‘taş gibi’ diyebilirim.

Bu acılı 104 sayfa tam 12 yılda yazılmış

“Shibli çok dil konuşuyor ama -ana dili olan- Arapça yazıyor. Arap Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi ve çevirmen Mehmet Hakkı Suçin’in çevirdiği romanı yaklaşık bir saatte okudum, bitince bir süre oturduğum yerde kaldım. Bu kadar kısa bir romanı bu kadar güçlü kılan nedir, diye düşündüm. Sonradan öğrendim ki bu kısa roman aslında tam 12 senede yazılmış.” SİBEL ORAL’ın Shibli’yle özel röportajı.

İbn Tufeyl’in klasiği Hayy bin Yakzan yayımlandı

Bir yeniden ve sürekli oluş hikayesidir Hayy bin Yakzan. Akıl ile duygu, tecrübenin ipeğinde yepyeni bir evrensel maya kazanır. Bu öz daha sonra Batı düşüncesini de kolaylıkla etkileyecek, Spinoza, Leibniz, Rousseau gibi filozoflarda sürek kazanacaktır. Bu ölümsüz eser bir kez daha Arapça aslından, Mehmet Hakkı Suçin çevirisi ile bir kez daha bizi kucaklıyor. Hayy bin Yakzan, sonsuz seslenişine bir seviye daha katıyor.

el-A’şâ – Muallakasından

İslam öncesi Arap şairlerinden biri olan el-Âşâ, bugün Suudi Arabistan’ın Riyad kentine 70 km uzaklıkta olan Yemame’ye bağlı bir köyde dünyaya gelir. Şiirlerini şarkı formunda söylediği için kaynaklarda Sannâcetu’l-Arab (Arapların Simbali) olarak da anılır. Rivayetlere göre 629 yılında öldüğü tahmin edilir. Bazı rivayetlerde bu şiir “Yedi Askı” dışında kalan üç muallakadan biridir. el-A’şâ’nın muallakası ilk kez Türkçeye çevrilmiş olmaktadır.

Burcu Alkan | Askıda Şiir Var: Muallakalar

Muallakalar beyitlerden oluşan kaside formatında yazılmış şiirler. Kitaptakilerin beyit sayıları 62-103 arasında değişiyor ve her biri dönemin değerlerini ortaya koymaları açısından gayet ilginç. Yedi Askı Şiirleri’nde iki dilli (Arapça ve Türkçe) olarak yer alan muallakalardan İmruul-Kays’ınki benim özellikle hoşuma gitti. Bu tercihimde şairinin biraz serseri olması da etkili oldu elbette.

On Translating Mahmoud Darwish into Turkish

Suçin has translated four collections by Darwish into Turkish, in addition to other works from a range of eras and styles, including eleventh-century belletrist Ibn Hazm, early twentieth century Lebanese poet and writer Kahlil Gibran, and acclaimed contemporary poets Adonis and Muhammad Bennis. Suçin’s most recent translation is Darwish’s Badem Çiçekleri Gibi yahut Daha Ötesi. He answered a few questions about translating Darwish.

tr_TRTurkish