
TRT yapımcısı Kurtuluş Özyazıcı, Mehmet Hakkı Suçin’in çevirdiği bir kaç eserden yola çıkarak çevirmenlik yolculuğunu kendisiyle konuştu.
TRT yapımcısı Kurtuluş Özyazıcı, Mehmet Hakkı Suçin’in çevirdiği bir kaç eserden yola çıkarak çevirmenlik yolculuğunu kendisiyle konuştu.
Yazarken ve çevirirken şelale sesi, kuş sesleri, deniz dalgası gibi doğaya ait sesler dinlemeyi tercih ederim. Bu yazıya daha fazla odaklanmamı sağlar. Dünyanın her köşesinden otantik müzikleri severim.
Kendisiyle Ankara’da Tunalı Hilmi’de bulunan şirin bir kafede bu söyleşiyi gerçekleştirdim. Kafenin sevimli kedisi Bambam da zaman zaman sohbetimize katıldı. Şimdi sizleri Suçin Hoca’yla yaptığımız sohbetle baş başa bırakıyorum.
Arapçadan dilimize çevirdiği Nizar Kabbani’nin “Aşkın Kitabı” eseri ile Türkiye Yazarlar Birliği “Çeviri Ödülü”nü alan akademisyen-çevirmen Mehmet Hakkı Suçin ile, çeviriye ve şiire dair bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kütüphanelerimizde yer alan pek çok klasik eseri dilimize çeviren usta çevirmen ve yazar Celâl Üster’le çevirmenlik konusu ve çevirilerini yaptığı James Joyce’un torunu için yazdığı Kedi ile Şeytan ve Kopenhag’ın Kedileri metinleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
GENÇ AKADAMİSYENLER SEMPOZYUMU ARAPÇA VE TÜRKÇE ARASINDA ÇEVİRİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI Okan Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arapça Mütercim Tercümanlık Anabilim Dalı ve Mısır Kültür ve Eğitim İlişkileri Merkezi, Türkçeden […]
Bana göre çeviri, çeviribilimle ilgili bir kitabımın da adı olan “öteki dilde var olmak”tır. Öteki dilde var olmak demek yeni bir yaşama doğmak demektir. Bir dilde yeni bir doğum sağlamak, bir insanın başka bir dünyada doğumunu sağlamaktır. Bu anlamda çeviri bir nevi “dil ebeliği”dir.
Bir şiir yazdığınızı düşünün. Bu şiir, herhangi bir dilden bir başka dile, diyelim Türkçe’den Arapça’ya çevrilecek olsun. Şiirinizde geçen ‘çorap’ kelimesini ‘çorba’ kelimesi ile ‘şarap’ kelimesini ‘şerbet’ kelimesi ile ‘sathi’ kelimesini ‘sahte’ kelimesi ile çevirmiş olsunlar. Buna razı olur muydunuz?
Mahmut Derviş hakkında yazılacak, söylenecek çok şey var şüphesiz. Fakat diyeceklerim bu yazının sınırlarını aşıyor. Yurtsuzluk ve göç var bu şiirlerde. Hakikate yaklaşan bir kayboluş var ki bu, aslını bulmakla mümkün bir kayboluş. Acıyı tüm gerçekliğiyle yaşamış ve tek hayali, hayal kırıklığı yaşamadan uyanmak olan bir şair var. İnsanı merkeze alan evrensel şiiriyle tüm zamanlara seslenen bir şair.
Söyleşen: Tuğba Özel James Joyce‘un Ulysses‘i, Raymond Queneau‘nun Biçem Alıştırmaları‘nı çevirme cesareti ve başarısı ile deyim yerindeyse “imkansızı başaran çevirmen” olarak isminden söz ettiren Armağan Ekici, yazarlık yolunda sağlam adımlarla ilerliyor. Everest Yayınları […]
Söyleşi: Özüm İtez Özüm İtez: Günümüzde Türkçe yayınlanan mimarlık ve mimarlık kuramı kitaplarının oluşturduğu ortam nasıl? Aykut Köksal: Mimarlık yayıncılığıyla ilgilenmeye başladıktan sonra bu alanın ne kadar çok sorunla iç içe olduğunu gördüm. […]
Kadının ve aşkın şairi Nizar Kabbani’den “Aşkın Kitabı” kitapçılarda.
Çeviri baştan savma, gerekli donanım olmaksızın yapılamaz. Çünkü bu “insanî” olmaz. Dile gereken hassasiyeti göstermek insanoğluna bir borçtur. Bu yazıda Mahmud Derviş’ten iki ayrı çevirmen tarafından yapılan çevirileri değerlendirmek istiyorum.
بمسدّس فارغ بارزتُ
أعدائي دائمًا
مددتُ لهم باقةً من زهور الربيع
عندما قابلتُ معذِّبي بعد سنوات في المستشفى
Bu gece sevgilimin göğsünde uyuyor Celile
Sürgün bir çocukluğu düşlüyor
Hermon’un sakalında yuva kuran.
Bir fotoğrafımı çek
Yırtarken bütün bu fotoğrafları
günüm boyunca uğruna yaşadığım an
bitince dağılır. kaçar elimden başsız
bir kuş gibi unutkanlığın kafesinden kurtulur, unutup son yumurtasını yuvasında.
Şiir, Londra’da bulunan ünlü sanat merkezi Southbank Centre uzmanları tarafından “Son Elli Yılın En İyi Elli Aşk Şiiri” listesinde yer almıştır.
Sanki mutlu olmak için yaratıldık!
***
: Sanki Temmuz’da sincap olarak dönüyorum
Bir tarlakuşunun peşine takılıyorum:
Eğlenen bir ayartmayla
Kişilerimi terk ediyorum
Ve fıstığı.
Derler ki Doğu’yla Batı asla bir araya gelmez
Fakat ben ve Isabella
Buluşuruz her gün
Birbirimizi aradığımız bu yolculukta.
İlk karınca ağacın altına uzanıp yatan Mahmud İbn Abdullah ez-Zubeyri’nin ayak parmağından yukarıya doğru emeklediği sırada bir an gözü ona takıldı. Bu cılız yaratığın dev bedenini tırmandığını görünce gevrek gevrek güldü.
Kız çocuğu tuvaletten bana sesleniyor: “Anne! Kurtçuk!” Kakasını iyice kontrol ediyorum. Gerçekten bağırsak parazitleri var içinde. Birkaç dakika önce ancak oturabildiğim iş başvurusu dilekçesini doldurmak için geri dönüyorum.
Senin adından bir nehir doğar
Bir güneş doğar
Ve bir gül yaşar kıyametine kadar
O halde aynanla kes şüpheyi
Azize güzel bir kız. Kara kediden korkar. Şeyh Said’in karşısına oturduğunda endişeliydi. Şeyhin yabani bakan siyah gözleri, giderek artan endişeli halinden kurtulmak isteyen Azize’yi kuşatıyordu. Bakır bir kaptan yükselen tütsü kokusu Azize’nin burnunu dolduruyor, yavaş yavaş etini uyuşturuyordu.
“Demek kocanın sana geri dönmesini istiyorsun?” dedi Şeyh Said.
Aşk bizi özgün ve bencil yapar
Özgünce benciller ve bencilce özgünler… vesaire
Uzun zamandır tanırım İbrahim’i, sevgili komşumu
Suyu taşan bir kuyu olarak tanıdım onu
Diğer insanların suyunu içmediği, hatta ve hatta
Bir taş bile atmadığı.
Kızımın okuldan çıkışını beklerken içimde garip bir his vardı. Kızlar, oğlanlar okul çantalarını sırtlamış, yürüyorlardı. Göğüs kafesleri yükselmiş, karınları şişmiş, tuhaf bir şişmanlığa teslim olmuşlardı. Bu sırada küçük kızımın adımlarını takip ediyordum. Ansızın, hastalık derecesinde bir şişkinliğin kızımın bedenini sararak ağırlaştırdığını ve yürüyüşünü yavaşlattığını fark ettim.
Oturduğum şehir evde kalmış kızlarla kaynıyor. Onlara kulak verdim. Kısık sesli fısıltılarını duydum. Gözlerimi etrafta dolaştırdım. Hatları terlemiş olan yüzleri gözbebeğime yansıdı. Yarının korkusu sardı beni. Bu yüzler beni ürkütüyor. Benim de bir gün yüzüm bunlarınki gibi mi olacak?
Ona Einstein lakabını takmışlardı ve bunu sebepsiz yapmamışlardı. Tamir edemediği hiç bir saat türü yoktu. Alman saatleri gibi en karmaşık olanları bile.
Ebru Çavdar Okan Üniversitesi Arapça Mütercim Tercümanlık Son Sınıf Öğrencisi Türkiye’de Arapça eğitimi adına yıllardır takdire şayan çalışmaları olan Mehmet Hakkı Suçin’den yine son derece ihtiyaç duyulan bir eser… İlgilenenler bilirler ki; […]